26 Şubat 2013 Salı

The Host Sonunda Beyazperde'de..


Stephanie Meyer'ın Göçebe kitabını okudunuz mu bilmiyorum ama benim en sevdiğim ve hayal gücüne hayran olduğum kitaplardandır..Kitabı okuyalı 2-3 sene olmasına karşın filminin çekileceğini duyduğumdan beridir sabırsızlıkla bekliyorum o günü..

Uzun beklemeler sonunda tarih belli olmayınca bırakmıştım peşini nasıl olsa vizyona girdiğinde haberim olur diye..Ama geçenlerde farkettim ki nete filmin fragmanları düşmüş..
Görünce baya heyecanlandım..Ve aslında merak ettiğim fragmanlarda devamlı gösterilen insan olan  Melanie diil göçebenin vücuttaki halleri ki bu son fragmanla birlikte merakımı bi pıtıkta olsa gidermiş oldum.. ^__^

Her neyse film vizyona girmeden karakterlerin uyup uymadığı konusunda tartışmalar başlamış olsa bile ben yinede 4 gözle bekliyorum bu filmi..
Ve meraklıları için film 29 Mart 2013 tarihinde vizyona giriyor..





15 Şubat 2013 Cuma

bir şeker hamurlu pasta hikayesi :D

Uzun zamandır şeker hamurlu pastalar,kurabiyelerle ilgili bloglara bakıyorum nasıl yapılır falan filan diye..Bu araştırma sayesinde baya da uğraştım kendi çapımda..Tam karar verdim yapmak için ama şeker hamurunun malzemelerinden birkaçını (jelatin gibi) bulunduğum şehirde bulamayınca  bi süreliğine yapma fikrini uzaklaştırmıştım kafamdan..Sonra birgün marshmallowla şeker hamuru yapıldığını öğrenince geçenlerde kolları sıvadım yapmak için..

Yüce Rabbim bişey bu kadar zor mu olur?Yemin ediyorum senelerdir pasta yapıyorum ama resmen pasta yapmaktan soğudum..Bi 3 yıl pasta yapmayı düşünmeyi bırak,mutfağın yanından geçmeyi düşünmüyorum bile..-ki o gün bugündür mutfağa girmiyorum o ayrı bi konu-.. ^______^


Neyse bi hevesle başladım yapmaya..Keki, kurabiyeleri pişirdim,güç bela şeker hamurunu hazırladım ama imanım gevredi bende bittim..Marshmallow denen mereti mikrodalgada eritmek bi problem,kaynayan su üzerinde eritmek ayrı bi problem..Mikrodalga üzerinde eritiyorum derken ben marshmallow'un yarısını heşledikten sonra annem olaya el atıp diğerini su üzerinde eritti falan geçtik yoğurma kısmına..

El kadar marshmallow pudra şekerini yiye yiye oldu mu sana kocaman ve taş gibi..Her zamanki gibi elimin ayarı kaçmış..Yorgunluktan bitkin düşmek üzereyken yeter dedim yarın hallederim gerisini ve bıraktım.Kek kısmısı da bi gün beklediğinde daha lezzetli olduğundan kreması,iç dolgusu ve ganajını da halledip koydum kenara..Ama oturabilmek ne mümkün ağrılardan..>_<

Ertesi gün oturup bi gayretle şeker hamurunu açıp şekil vermeye koyuldum ama bitirdiğimde bi haltercinin ki kadar olmasada ona yakın kas yapmıştım yani..
Yukarıdaki resim ise bitmiş hali..Resim çok soluk çıkmış ama rengi çok uçuk bi pembe olunca,kurabiyelerin hamuruna biraz gıda boyası eklemesi yaptım..Görüntü olarak daha hoş oldular.. ^o^

Tadı nasıldı derseniz eğer bu şeker hamuru kesinlikle bana göre bişi diil..Zaten tatlı olan pasta şeker hamuru yüzünden içinizi bayar hale geliyo..Evdekilere yemeden önce '' bakın 2 gün uğraştım o kadar emek harcadım '' diyerek gözdağı vermiş olsam da ben bile yiyemeyip üstündeki şeker hamurunu sıyırıp komple çöpe attım..

Tamamen görselliğe dayalı ve gösteriş amaçlı yapılıyomuş onu farkettim birde..Daha önce de bi şeker hamurlu kurabiyenin tadına bakarak denemiştim ama bu sefer kendim yapınca emin oldum..Yenilebilecek bişi diil..Evet kesimi çok güzel oluyo,pasta akmıyo,bozulmuyo,şekli harika oluyo falan ama cık..Kesinlikle denenebilecek yada tüketilebilcek bi malzeme diil.. :(
O yüzden benim tavsiyem siz siz olun uğraşmayın bile..Mis gibi kremanızı,ganajınızı yada glazürünüzü hazırlayın öyle süsleme yapın pastanıza..En azından tadı harika olur ve zaman konusunda da tasarruf etmiş olursunuz.. :)

14 Şubat 2013 Perşembe

çekiliş haberleri :)


Cicileydi 'den cici mi cici bi çekiliş var ^^

İsteyen buradan çekilişe katılabilir 


her şeyden 1 tutam blogunun çekilişi için buradan



ojeli filozofun çekilişi için buradan



makyaj kelebeğinin çekilişi için buradan


hayat paylaşınca güzel blogunun çekilişi içinse buradan


11 Şubat 2013 Pazartesi

Kozmetik aynası çekilişi



Kozmetik aynası bi çekiliş düzenlemiş..Essence Twilight ürünleri benim olsun diyorsanız çekilişe buradan katılabilirsiniz.. :)

7 Şubat 2013 Perşembe

Diadermine sorunu :(

Aslında daha önce Diadermine'le tanışıklığım küçük mavi hassas göz makyajı temizleyicisiyle olmuştu ama tuhaf kokusu ve gözüme sürdüğümde rahatsız etmesi yüzünden 1 kullanım sonucunda atmıştım..O yüzden gerçek anlamda tanışıklığım bu kremle oldu..
1-2 ay önce ,çok severek kullandığım Nivea'nın Aqua Sensation yüz kreminin bitmesiyle değişik bişiler deneyeyim diye dolanırken indirimde de olduğunu görünce aldığım bi ürün oldu Diadermine..



Açıklamasında


''Nemlendirme; hafif ve hızlı emilen formülü ile cilde derinlemesine nüfuz ederek cildin nem oranını arttırır.
Besleme; E vitamini ve provitamin B5 içeren formülü ile cildi korur ve besler..
Koruma; içeriğindeki UVA/UVB filtreleri sayesinde cildinizi yaşlanmanın başlıca sebeplerinden olan güneşin zararlı ışınlarından korur.''


diyor ve gerçekten de dediklerini yerine getiriyo diyebilirim..



Yoğuuuun bi kurumuş çiçek kokusu içerse de (bazen çok rahatsız edici olabiliyor) kış aylarında fazlasıyla kuruyan cildime yoğun nemlendirme sağladığı için bırakmadım düzenli kullandım..Dedikleri gibi gerçekten nemlendirme konusunda çok iyi..Hatta fazlasıyla iyi..Kullandıktan bi süre sonra bildiğin ışıl ışıl parlamaya başlıyosunuz çünkü..

Suya dayanaklı malzemeler gibi sudan etkilenmeyen bi yapısı var ve tonikle temizlenmediğinde cildiniz çok yağlı bi görünüme bürünüyo..BB kremin altına kullandığımda ise ay parçası gibi dolanıyorum diyebilirim..Böyle söylerken anlamsız gibi gelsede ,benim gibi kuru görünümlü normal ciltler için çok tuhaf şeyler bunlar.. ^o^


Aslında asıl sorunum bu diil..Yani nemlendirip cildimi 7/24 yumuşacık yaptığı için çokta memnunum ama 1 haftadır yüzümde komedonların (yağ butonları da diyebiliriz) oluştuğunu farkettim..

Kuruya yakın normal bi cildim olduğu için bu tip şeylerle çok karşılaşmıyorum,düzenli temizliyorum,aylık döngülerde çıkan sivilceler için ilaç kullanıyorum falan filan ama böyle bişi deniz kenarı gibi nemli bi yerlere gitmediysem eğer çok çok nadir olurdu...Ama şimdi alnımda görünce çok rahatsız oldum..Dokunduğumda hissettiğim o pütürlü temas çok sinir bozucu.. >_<

Tek bende mi yaptı bunu bilmiyorum ama bu bakımdan bi daha kullanmak istemediğim bi ürün olucak Diadermine..


1 Şubat 2013 Cuma

Hotarubi no Mori e (The Light of a Firefly Forest) / 2011


Geçenlerde forumdan arkadaşlarla konuşurken denk geldim bu filme..45 dk olmasıydı aslında bana cazip gelen.Malum bu ara hiç vaktim yok gibi,ne yapıyorum bilmiyorum ama gün yetmiyo bana..O yüzden böyle hemencecik izlenip,pc başından kalkılıcak bişi olduğunu anlayınca bugün izlemeye koyuldum..

Anime kültürünüz var mı bilmiyorum ama 2011 yapımı bu kısacık animede de olmazsa olmazımız cırcır böceği sesleri,ışıltılı bi orman,değişik orman yaratıkları -ki bunlar hayalet gibi,ruh gibi değişik şeyler- ve ilgi çekici bi çocuk var..
Bundan sonrası bol spoili haberiniz olsun.. ^__^

                                                                             
Baş kahramanlarımızdan olan Hotaru'nun yazın gittiği dedesinin yanında 6 yaşındayken büyülü denilen ormanda kaybolmasıyla hikayemiz başlıyor..Dönüp dolaşıp aynı yere geldiğini farkettiğinde ağlamaya başlayan chibi Hotaru'nun imdadına birden beliriveren maskeli gizemli bi çocuk koşuyor..Yardım eden birini bulmanın sevinciyle gizemli çocuğa sarılmak için koşan Hotaru ilk uyarısını da almış oluyo.. :D

--Yardım edicek ama karşılığında gizemli çocuğa asla dokunmak yok..Çünkü büyülü bi varlık olan bu çocuk bir insanla temas ettiğinde geri dönmemek üzere kaybolabilir..


Böylelikle ikili arasında ilk antlaşma imzalanmış oluyor..Adının Gin olduğunu öğrendiğimiz gizemli çocukla bütün bi yaz boyunca ormanda çok eğlenceli vakit geçirdikten sonra eve dönme vakti geldiğinde seneye yine aynı zamanda buluşmak üzere ayrılıyorlar..
Uzun bi süre devam eden bu ilişki Hotaru'nun büyümesiyle farklı bi boyuta taşınıyor..Hotaru artık farklı hisler beslediği Gin'e dokunmak istese de onu  kaybetmemek adına hiçbir girişimde bulunamıyor ne yazık ki..


En son geldiği yazda Gin'e lise bittikten sonraki planlarından bahsederken ,Gin'in geçmişini de öğrenmesiyle iyice çıkmaza giren Hotaru Gin'in teklifiyle ormandaki büyülü yaratıkların bi festivaline katılmak için davet alıyor.


Çok mutlu başlayıp,çok güzel devam eden gece ne yazık ki aynı şekilde bitmiyor..Gin'in bir anlık hatası hayatına mal olsa da geride çok mutlu anılar kalıyor..


Sonuç olarak Miyazaki'nin animelerini anımsatan güzel bi animeydi ama sevmiyorum böyle sonları..Konu belirli olduğu için çok bişi beklememek gerekiyo aslında ama yine de niye böyle oldu ki sorularıyla başbaşa kalmak çok olası..Hatta duygusal bi dönemdeyseniz 3-5 damla gözyaşı akıtmanız da muhtemel.. :)

Japon mitolojisi ve geleneklerine sıkısıkıya bağlı,şirin ve masalımsı bi konuya sahip olduğu için baya ilgi çekiciydi benim için..Kısa sürdüğü için derin karakter analizleri yok ama ben yine de çok keyifli zaman geçirdim..
İzlemek isterseniz eğer buradan izleyebilirsiniz..Şimdiden keyifli seyirler.. :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...